TOBB izniyle gerçekleşen ilk ve tek e-ticaret organizasyonu olma özelliği taşıyan 3. E-Ticaret Konferansı ve Fuarı, 15 Mayıs 2014 tarihinde sektör temsilcilerini bir araya getiriyor.
Bu yılki ana teması “Perakende sektörüne yönelik e-ticaret stratejileri” olan konferans, Türkiye’den ve yurt dışından yön veren isimleri çeşitli sunum ve paneller buluşturacak. Konferansta, dijital stratejiler geliştirme konusunda önemli bilgiler aktaracak olan Paul Smith ve kendine has sunumuyla sektöre dair önemli bilgileri katılımcılarla paylaşan Serdar Kuzuloğlu konferans konuşmacıları arasında yer alacak.
15 Mayıs 2014 tarihinde Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenecek olanE-Ticaret Konferansı ve Fuarı, sektör açısından Türkiye’deki ve dünyadaki son trendleri ortaya koymayı hedefliyor.
Dijital pazarlamada strateji geliştirmenin incelikleri
PR Smith CEO’su Paul Smith, konferans konuşmacıları arasında yer aldığı organizasyon Türkiye ve yurtdışından sektörün önde gelen isimleri katılımcılarla buluşturacak.
Çok ve uzun süre çalışan yoğun pazarlama ekipleri için, dijital pazarlama stratejisi olmadan ne kadar çalışsalar da sonuç alınmasının çok zor olduğunu belirten Paul Smith, rekabette eksik olan tutarlı bir dijital pazarlama stratejinin nasıl geliştirilmesi gerektiğine yönelik bilgiler aktaracak.
Konferansın bir diğer konuşmacısı olan Serdar Kuzuloğlu ise "E-Ticaretin E’si Olmaz" başlıklı sunumuyla konferansta yer alacak.
Megan Quinn ve Valerie Dagand Moxhet, konferans kapsamında ilk kez Türkiye’de
Dünya çapındaki bir başarı hikâyesi olan Net-A-Porter'ın, kurucu ortağı ve Avustralya’nın perakende alanındaki en güçlü kadınlarından biri olarak anılan Megan Quinn, 3. Eticaret Konferansı ve Fuarı kapsamında ilk kez Türkiye'deki sektör temsilcileriyle buluşuyor. Net-A-Porter'ın, kurucularından biri ve kreatif direktörü olarak edinmiş olduğu vizyon ve deneyimlerini katılımcılarla paylaşacak olan Quinn, bu uluslararası üne sahip ve oyun değiştiren girişimle birlikte, “21. yüzyılda e-ticarette mükemmelliğin nasıl elde edileceğine” dair tecrübelerini aktaracak.
Konferansın bir diğer konuşmacısı olan Evenby CEO'su Valerie Dagand Moxhet ise, Hem tüketici hem de girişimci olarak kadınların e-ticaretin geleceğine etkisine dair çok önemli bilgiler paylaşacak.
E-ticaret sektörünün geldiği nokta ve gelişimi için yapılması gerekenler
E-ticaret ve dijital ekonominin geldiği noktanın ve gelişimi için yapılması gerekenlerin analiz edileceği fuar ve konferansla, sektör ve ilgili alanlarda faaliyet gösteren kurumların temsilcilerinin bir araya getirilmesi, görüş alışverişinde bulunarak, ürün ve hizmetlerini tanıtabilecekleri bir platform sağlanması amaçlanıyor.
BKM’nin katkıları, Asseco SEE, Biznet, Call Center Hotel, CCC, Encore, İHS Telekom, PayU ve Turkcell’in desteğiyle düzenlenen konferansın gündem başlıkları arasında: Online alışverişlerin hatırı sayılır bir bölümünü oluşturan perakende sektöründeki en son e-ticaret trendleri, yasal düzenlemeler, omni channel uygulamaları, datanın kazanca dönüştürülmesi, sosyal medya, ödeme sistemleri, müşteri hizmetleri gibi farklı konular da yer alacak.
Ayrıca konferans ve fuar, sektörde hizmet veren kurumları, rakipleri ve muhtemel çözüm ortaklarıyla bir araya getiren önemli bir platform yaratacak.
Sektör adına önemli çıktılarıyla, katılımcılarına e-ticaretin geleceği konusunda önemli bilgiler sunan organizasyon, konferansla eş zamanlı olarak gerçekleşen E-Ticaret Fuarı ile sektörün önde gelen kuruluşlarına ev sahipliği yaparak, rakipleri ve muhtemel çözüm ortaklarıyla bir araya getiren önemli bir platform yaratacak. Fuar 09.30 -17.00 saatleri arasında ücretsiz olarak ziyaret edilebilecek.
Etkinlikte ayrıca en iyi yeni e-ticaret sitesinin de ödüllendirileceği E-Fikir Yarışması Ödülü de sahibini bulacak.
Türkiye'de bugün hanelerin yarısına ulaşan internet, başta iletişim olmak üzere bireysel ve iş hayatında en temel ihtiyaçları karşılayan teknoloji konumunda.
Türkiye'de ilk kez 12 Nisan 1993 tarihinde kullanılmaya başlanan internet, geride kalan 21 yılda hızıyla beraber eriştiği insan sayısını kat kat artırdı. Dünyanın sosyal medya kanallarını en çok kullanan ülkelerinden biri olan Türkiye, e-ticaret rakamları ve online oyun performansıyla da interneti her alanda yaşamına dahil etmiş durumda. İlk günden bugüne uzanan tarihçeye bakıldığında, Türkiye'nin internetin gelişimini en iyi takip eden ülkelerden biri olduğu da gözler önüne seriliyor.
Türkiye'ye internetin adım atması, 80'li yıllardaki yavaş ama büyük çaba gerektiren gelişmelerin arkasından geldi. IBM'in ilk PC'yi (kişisel bilgisayar) sunduğu 1981'in ardından, 1983 yılında internetin atası kabul edilen ilk paket anahtarlama ağı ARPANET TCP/IP protokolu kullanmaya başladı. İnternete bağlı tüm cihazlara ad koyan Domain Name System (DNS) ve .com, .net gibi internet adlarının hayata geçmesinden iki yıl sonra, ARPANET, ilk internet omurga ağı ABD Ulusal Bilim Derneği Ağı'na (NSFNet) dönüştürüldü.
World Wide Web (W3), 1990'da sahneye çıktı ve Tim Berners Lee tarafından açılan ilk web sitesi, W3'ün ne olduğunu anlatan ilk online sayfa olarak belirdi.
İlk bağlantı 1993 yılında yapıldı
Türkiye'nin ilk internet ağı projesi, 1991 yılında ODTÜ ve TÜBİTAK tarafından başlatıldı. İlk internet bağlantısı ise 12 Nisan 1993 tarihinde ODTÜ Bilgi İşlem Daire Başkanlığı'na ait yönlendiriciler ve PTT'den sağlanan 64 Kbps kapasiteli kiralık hat kullanılarak gerçekleştirildi ve NSFNet ile bağlantı kuruldu.
Türkiye'de üniversitelerin başını çektiği internet, ODTÜ'nün ardından 1994-96 yılları arasında Bilkent, Boğaziçi, Ege ve İstanbul Teknik Üniversitesi'nde de hayata geçti. ODTÜ ve Bilkent Üniversitesi'nin temsil ettiği ilk Türkçe içerikli sayfaları, 90'lı yılların sonunda hayata geçen Ekşisözlük ve Mynet gibi siteler takip etti.
Dial-up modemlerle başladı Bilgisayarların dial-up modemine uzanan ek bir telefon kablosuyla yapılan ilk ve oldukça zahmetli internet bağlantıları, Türkiye'de internet servis sağlayıcılarının (ISS) hızla arttığı 2000'lere doğru yerini telefon hattı üzerinden bağlantı, yani ADSL'ye bıraktı. Türkiye’nin ilk ISS firması Turnet, 1996 yılında üç ticari hat üzerinden hizmete başladı. 1997’ye gelindiğinde, ISS sayısı 80’i geçmişti.
Jeff Bezos'un 1994'te kurduğu Amazon e-ticaretin hızla temellerini atarken, sırasıyla 1995 ve 1998'de kurulan Yahoo ve Google, W3'ü sadece URL çubuğuna bağlı olmaktan kurtardı. 1995’te Mirc ve 1996 yılında sunulan ICQ, sosyal ağların öncesindeki mesajlaşma ortamları olarak belirdi. Bir yıl sonra, Türkiye’de internete bağlı bilgisayar sayısı 30 bine, kullanıcı sayısı 250 bine ulaştı.
İlk büyük müzik dosyası paylaşım platformu olan Napster, 1999 yılında hayata geçti. Patent hakları ve internet hukuku hakkında sonu gelmeyen tartışmaları başlatan platform, bir yıl sonra yasaklandı.
‘Hepimizi birer dünya vatandaşı olduk’ Küresel internet kullanıcısının 360 milyona, tescil edilen alan adı sayısının da 10 bine dayandığı 2000 yılı, aynı zamanda NASDAQ borsasının büyük değer kaybı yaşadığı Dot-Com balonuna sahne oldu. İnternete yatırım yapan firmaların büyük yara almasına rağmen, sanal sektör hızla büyümeye devam etti. Türkiye’de .com.tr uzantılı alan adı sayısı, 200 bini geride bıraktı.
Aynı yıllarda, Türkiye’nin ilk e-ticaret devleri, Gittigidiyor ve Sahibinden.com hayata geçti. Türkiye’nin en büyük e-ticaret platformlarından biri olan Sanalpazar’ın kurucusu Cem Kesici, internetin hayatımıza kazandırdıklarını şu şekilde özetledi:
İnternet, bir iletişim aracı olarak, arkadaşlar, akrabalar, ortak ilgi ve inanç alanları olan bireyler arasındaki iletişimi ve paylaşımı ölçülemeyecek kadar büyük bir oranda geliştirdi. Giderek de mektup, telefon, TV gibi araçları da içine alarak temel iletişim platformuna dönüşüyor. Öte yandan internet, artan paylaşım olanağının bir sonucu olarak, bireysel yaratıcılığı geliştirdi. Bir ticaret aracı olarak emlak, otomobil ve tüketim ürünlerinin satıcılarına ve alıcılarına, ülkenin her yerinden, her yerine erişim sağladı. Ülkenin herhangi bir noktasındaki herhangi bir bireye, dünyadaki her türlü fikre, ürüne, inanca, topluluğa erişme ve dünya vatandaşı olma imkanı getirdi.
Blog kültürünü teşvik eden WordPress'in sunulduğu 2003'te genişbant internet kullanıcısı sadece 18 bin olan Türkiye, Facebook, Pirate Bay, YouTube'un kurulduğu yıllarda giderek güçlendi, Twitter ve Tumblr'ın sürdürdüğü olgunlaşma çağında hızla büyüdü. 2011'e gelindiğinde, genişbant internet kullanıcısı 590 kat artarak 11 milyona ulaşmıştı.
Türkiye hakkında kısa internet istatistikleri
- TÜİK'in Ocak - Mart 2013 verilerine göre, 16 - 74 yaş grubundaki bireylerde bilgisayar ve internet kullanım oranları sırasıyla yüzde 49.9 ve yüzde 48.9. Aynı dönem ve yaş grubunda internet kullanan bireylerin arasında düzenli internet kullanım oranı ise yüzde 91.6.
- İnternet üzerinden mal veya hizmet siparişi verme ya da satın alma oranı yüzde 24.1.
- Nisan 2013 itibariyle Türkiye genelinde hanelerin yüzde 49.1’i internete bağlıyken, hanelerin yüzde 46.5’inde genişbant internet erişim imkânı bulunuyor.
- Ocak - Mart 2013 verilerine göre, internet en çok online haber, gazete ya da dergi okumak (yüzde 75.6) ve sosyal ağlara girmek için (yüzde 73.2) kullanılıyor.
- Türkiye'de her 18 online oyuncudan 4'ü League of Legends (LOL) oynuyor.
- Facebook'ta en çok oynanan ilk 10 oyunun Haziran 2013 itibariyle toplam oyuncu sayısı 18 milyon 492 bin.
Google'ın az sayıda kişide bulunan gözlüğü haftaya herkes için satışa çıkıyor. Tartışmalı gözlüğün satışı için belirlenen tarih ise 15 Nisan. Detaylar haberimizde.
Google'ın bir süredir unutulan ancak son birkaç gündür yeniden teknoloji gündemine oturan gözlüğü 15 Nisan'da herkes için satışa çıkıyor. Daha önce çekilişle belirlenen ve sayıları binlerle ifade edilen az sayıda kişiye gönderilen Google Glass şimdi tüm teknoloji meraklıları için sunuluyor.ABD'de gerçekleştirilecek bu sürpriz satış aslında ürünün pazara çıktığı anlamına gelmiyor. Çünkü Google Glass'ın satışı sadece 1 gün ile sınırlı olacak.
Kaşif sürümü
Bu sürpriz kararı resmi Google+ hesabından duyuran Google Glass takımı, sadece 1 gün için yapılacak satışta sınırlı sayıda ürünün yer alacağını belirtti. Herkes tarafından satın alınabilecek Google Glass, daha önce az sayıda kişiye geliştirici ve teknoloji meraklısına gönderilen kaşif sürümünün aynısı olacak.
Fiyat aynı
Cihazın fiyatında ise bir değişiklik bulunmuyor. Google Glass Kaşif Sürümüdaha önce sahip olduğu 1500 dolar artı vergi etiketiyle satışa sunulacak. Önümüzdeki hafta Salı günü gerçekleşecek satışlar pasifik saatiyle 06.00'da başlayacak. Google Glass satış sayfasına buradan ulaşabilirsiniz. Ürünün son kullanıcı sürümünün 2014 yılı sonunda pazara sürülmesi bekleniyor.
Mobil uygulama dünyasında ücretsiz sunulan oyunlarla ilgili yapılan önemli bir araştırma sonuçlandı. Peki, ücretsiz oyunları ne kadar uzun süre oynuyoruz?
Siz bakmayın Candy Crush Saga ve Clash of Clans'ın sürekli En Yüksek Hasılat listelerinde zirve yaptıklarına. Ücretsiz olarak kullanıcılara sunulan mobil oyunların pek çoğunu bir gün bile oynamıyoruz. Uygulama deneme şirketi Swrve tarafından yayınlanan "Nisan 2014 Yeni Oyuncu Raporu", 90 günlük süre içerisinde 10 milyonun üzerinde oyuncunun alışkanlıklarını inceledi.
Activision, Epic Games ve Gameloft gibi yayıncılardan 30'un üzerinde oyunun incelendiği araştırmanın en çarpıcı sonuçlarından birini de ücretsizsunulan oyunlar oluşturdu. Bildiğiniz gibi mobil oyunlarda "freemium" denen sistemle oyunları ücretsiz indirip, birkaç bölüm denedikten sonra geri kalanını uygulama içi ödemelerle satın almak mümkün. Ancak bu yöntem anlaşılan oyuncuları cezbetmiyor.
Ortalama 0,45 Dolar Harcıyoruz
90 gün boyunca gözlenen oyuncu alışkanlıklarına göre, oyuncuların yüzde 66'sı bu şekilde sunulan ücretsiz oyunları bir günden fazla oynamıyor. Ödeme ekranını gördüklerinde ise uygulamadan hemen çıkıyorlar. Üç ay boyunca freemium oyunlara harcanan para ise oyun başına ortalama 45 cent olarak hesaplandı.
Araştırma sonuçlarını değerlendiren Swrve CEO'su Hugh Reynolds, freemium uygulamaları sevgiliyle ilk buluşmaya benzetirken, "Eğer etkili olacaksa, elini çabuk tutması gerekiyor." dedi.
Turkcell ve ESET, mobil güvenlikte önemli bir işbirliğine imza attı. Turkcell T40 kullanıcıları, ESET Mobile Security ürününü 6 ay boyunca ücretsiz olarak kullanabilecekler.
Herkese açık kablosuz bağlantı noktasında internete bağlanıldığında, e-postalar kontrol edildiğinde veya çeşitli uygulamalar indirildiğinde dijital tehditlere karşı akıllı cep telefonlarının en yüksek korumaya sahip olması artık çok önemli.
ESET‘in mobil güvenliğe yönelik ürünü ESET Mobile Security, çok düşük bellek gereksinimi ve toplam bant genişliğini yormayan küçük güvenlik güncellemeleri ile, telefonlardaki verileri her yerde üst seviyede koruma altına alıyor. Üstelik telefonun performansını düşürmeden.
Güçlü işbirliği
ESET ve Turkcell arasında yapılan işbirliği sayesinde Turkcell T40’i tercih eden Turkcell aboneleri, ESET Mobile Security ürününü 6 ay boyuncaücretsiz olarak kullanabilecekler. T40 kullanıcıları, Turkcell’in uygulama dükkanı Turkcell T Market’ten özelleştirilmiş uygulamayı kurulum yöneticisi içinden seçerek indirebilecekler. ESET, T serisinin yeni üyelerini de benzer bir işbirliği çerçevesinde koruma altına almayı hedefliyor.
Mobilde maksimum güvenlik
ESET Mobile Security, kullanıcının mobil güvenliğini maksimum seviyeye ulaştırmak ve daha az güvenli ortamlarda mobil cihazların huzurla kullanılmasını sağlamak için tasarlandı. Mobil cihaz kullanıcıları, genel Wi-Fiağından bağlanarak internette gezinirken, mailleri açarken ya da üçüncü parti mağazalardan indirilmiş uygulamaların anlık mesajlarına bakarken ESET’in gelişmiş koruması ile kendilerini güvende hissedebilirler.
Adı online güvenlik ile birlikte anılan OpenSSL'de bile güvenlik açığı çıkarsa ne olur? İnternetin üçte ikisi tehditle karşı karşıya kalır. Heartbleed hakkında merak ettikleriniz bu yazıda.
Günümüzde pek çok bankacılık işlemi dahil olmak üzere online olarak yapılan kritik işlemlerin güvenliği SSL şifreleme metoduyla sağlanıyor. Bu yüzden de en yaygın kullanılan SSL paketlerinden biri olan OpenSSL'de ortaya çıkan güvenlik açığı, Heartbleed, "neyse ne canım" diyerek sizi ıskalayacağını düşünebileceğiniz tehditlerden biri değil.
İnternet sunucularının yaklaşık olarak üçte ikisi tarafından kullanılan OpenSSL'in heartbeat işlevindeki birkaç baytlık kod içerisinde yer alan güvenlik açığı, bu hafta Yahoo'dan Tumblr'a ve Dropbox'a kadar birçok web servisini vurdu. İsim babası Google ve güvenlik şirketi Codenomiconolarak Heartbleed, hacker'ların web sitelerini barındıran sunuculardaki korumayı aşıp, hassas bilgilere erişebilmesini kolaylaştırıyor.
Ne Yapmanız Gerekiyor?
Öncelikle açığı kapatmak için her platformun kendi OpenSSL kütüphanesini güncellemesi gerekiyor. Kullanıcı tarafında ise kişisel giriş bilgilerinin (kullanıcı adı, ID, şifre vb.) ele geçirilme ihtimaline karşın, parolaların güncellenmesi faydalı görünüyor. Mashable tarafından düzenli olarak güncellenen listede, sosyal ağlardan bulut servislerine kadar birçok online oluşumun Heartbleed karşısındaki güncel durumu yer alıyor.
Listeye göre Heartbleed açığından etkilenen ve kullanıcılara parolalarını değiştirmelerini öneren servisler şu şekilde sıralanıyor: Facebook, Instagram, Pinterest, Tumblr, Google, Yahoo, Gmail, Amazon WebServisleri, GoDaddy, Dropbox, Minecraft ve SoundCloud.
Neyse ki bahsi geçen servislerin tamamı bir yama hazırlayıp açığı kapatmış durumda. Yani parolanızı güncelledikten sonra ekstra bir endişeye lüzum yok. Öte yandan WordPress ve Netflix gibi devasa ölçekli hizmetlerin etkilenip etkilenmediği henüz bilinmiyor.
Apple Heartbleed'den Etkilenmedi
Başta Apple servisleri olmak üzere, LinkedIn, Twitter, Amazon, Microsoft, AOL, Hotmail, eBay, PayPal ve Evernote ise listede yaygın kullanılan ve Heartbleed'den etkilenmemiş oluşumlar olarak dikkat çekiyor. Türkiye'de de bankaların birçoğu benzer şifreleme hizmetleri kullanıyor.
OpenSSL Heartbleed'in hemen ardından gerekli yamayı yayınladı, ancak bunun her kurum tarafından uygulanması birkaç gün sürebilir. Bu süre zarfında özellikle parolanızı güncellemeden kritik işlemler yapmaktan uzak durmanızda fayda var.
Güvenlik uzmanları, bankaları ve finans alanında faaliyet gösteren diğer kuruluşları güncelleme desteği kesilen Windows XP’ye yönelik artması beklenen saldırılar konusunda uyarıyor.
Microsoft’un 8 Nisan’dan itibaren Windows XP’ye yönelik desteğini durdurması en çok finansal kurumların veri güvenliğini tehlikeye atıyor. Windows XP desteğinin kalkmasının, bankaları hedef alan zararlı yazılımların etkisini artırması bekleniyor.
Gün geçtikçe artan zararlı yazılımların artık tamir edilmesi gündemde olmayan ve güvenlik açıklarına sahip bir platformla birleşmesi, Windows XP üzerinden yapılacak çevrimiçibankacılık işlemlerini son derece tehlikeli hale getiriyor. Banka Windows XP kullanmasa bile, Windows XP kullanan bir müşteri bankanın ağına bağlandığı anda bankayı tehlikeye atabiliyor.
Güvenlik uzmanlarının derlediği verilerine göre kullanımdaki bilgisayarlarınyüzde 32’si, yani her 3 bilgisayardan 1’i hala Windows XP ile çalışıyor. Bu durum tehlikenin büyüklüğünü gözler önüne seriyor. 2012’den 2013’e kadarki 1 yıllık süreçte bankalara yönelik zararlı yazılım sayısı ikiye katlanarak yaklaşık 500 binden 1 milyona kadar çıktı. Sadece Amerika ve Brezilya’da tespit edilen aktif zararlı yazılım sayısı, 500 bin civarında oldu. Windows XP’nin desteğinin durdurulması ile birlikte, siber suçluların bankaları hedef alan zararlı yazılım üretimlerinin katlanarak artacağı belirtiliyor.
Güvenlik uzmanları, Windows XP kullanıcılarına mevcut Windows sürümlerini Windows 7, Windows 8.1 yükseltmelerini ya da Mac OS X,Chromebook gibi işletim sistemlerine geçmelerini tavsiye ediyor.
Kurumlara acil durum önerileri
Windows XP ortamınızı sanallaştırın.
Windows 2008, 2008 R2, 2012 ya da Windows XP LAN üzerindeki 2012 R2 gibi Salt Okunur Alan Adı Düzenleyicileri (RODC) kullanın.
Windows XP kullanılan makinelere seçilebilecek en sıkı güvenlik tercihlerini uygulayın.
Eğer mümkünse Windows XP kullanan makinelerin dış ağlarla bağlantı kurmasına izin vermeyin.
Alternatif tarayıcılar kullanın.
LAN üzerinde aktif Saldırı Tespit Sistemleri ( IPS ) kullanın.
Avea, dünyanın önemli telefon üreticilerinden Nokia ile stratejik bir işbirliğine imza attı. Gerçekleştirilen bu işbirliğiyle Nokia Lumia 525 cihazı, Avea’ya özel olarak üretildi.
Dünyanın ve Türkiye’nin önde gelen şirketleriyle farklı alanlarda stratejik ortaklıklar yaparak pazardaki rekabet gücünü artıran Avea; son olarak dünyanın en büyük akıllı telefon üreticilerinden Nokia ile birlikte önemli bir stratejik işbirliğine imza attı. Bu kapsamda Avea’ya özel olarak üretilenNokia Lumia 525, bu özel işbirliğinin bir simgesi olarak sadece Avea İletişim Merkezleri ve bayilerinde satışa sunuldu.
Windows Phone 8 işletim sistemi, 4 inç ekran, 5 MP kamera, çift çekirdekli işlemci ve renkli kapaklarının yanı sıra 21 mbit’e kadar çıkan veri hızına sahip cihaz, 336 saat bekleme süresiyle dikkat çekiyor. Avea duvar kâğıtları, Avea zil sesleri ve ön yüklü Avea uygulamalarıyla gerçek bir Avealı olan Nokia Lumia 525, akıllı telefon tarzını yeni boyutlara taşıyacak.
Ayda 1 TL’den başlayan fiyatlarla tarifeye ek ödeme seçeneğiyle
Avea’ya özel yazılım ve donanım ile farklılaştırılan Nokia Lumia 525, Windows Phone’u deneyimlemek isteyenler için erişilebilir bir fiyatla sunulacak. 529 TL peşin fiyatının yanı sıra kullanıcılar, 24 ay taahhütle ayda 1 TL’den başlayan tarifeye ek tekliflerle de sahip olabilecekler.
Kampanya kapsamında Nokia Lumia 525’i satın alanlara, Avea Bulut’tan 12 ay boyunca 4GB saklama alanı ve 3 ay boyunca aylık 50 Şarkı İndirme Paketi de hediye edilecek. Cihazı alan faturasız müşterilere ise 12 ay boyunca her ay 1 GB internet hediye.
Microsoft, öğrencilerin uygulama geliştirmeyi öğrenmelerine yönelik her sene düzenlediği Microsoft Yaz Okulu’nun başvurularının başladığını duyurdu. Ağustos ayı boyunca Microsoft’un İstanbul ofisinde gerçekleşecek olan yaz okuluna kayıtlar 9 Mayıs 2014 tarihine kadar devam edecek.
Türkiye’deki tüm üniversitelerin bilgisayar mühendisliği bölümü ve ilgili bölümlerinden öğrencilere açık olan Microsoft Türkiye Yaz Okulu’na 9 Mayıs 2014 tarihine kadar başvurular gerçekleştirilecek. Başvuru sonuçları 29 Mayıs 2014 tarihinde açıklanacak. Yaz okulu, 4 Ağustos – 1 Eylül 2014 tarihlerinde Microsoft Türkiye İstanbul ofisinde gerçekleştirilecek.
Program başvuru sürecinde, katılımcıların yaz okulu boyunca geliştirecekleri projelerin raporunu hazırlamaları ve Microsoft ile paylaşmaları gerekiyor. Projelerini geliştirirken birbirlerinden ve hocalarından yardım alabilecek olan katılımcılar, program sonunda ise projelerini Microsoft çalışanlarına ve bilişim dünyasındaki önemli firmalara sunma imkanı bulacaklar.
Öğrenciler Yaz Okulu’nda Eğlenirken Öğrenecekler
Microsoft Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Cavit Yantaç, bu yıl gerçekleştirilecek olan Microsoft Yaz Okulu’na dair şunları söyledi:
'Microsoft Türkiye Yaz Okulu programına katılacak öğrenciler 4 hafta boyunca Microsoft teknolojilerinde ve yazılım alanında uzman olan kişilerle tanışma fırsatı yakalayacak ve gelecekleri için oldukça yararlı olacak eğitimleri alma imkanına sahip olacak.
Bu eğitimlerin yanı sıra, öğrenciler farklı şehirlerden bir çok dost edinip, yaz okulu kapsamında gerçekleştirilen sosyal aktivitelere de hep beraber katılma şansı yakalayacak. Geçen yıl yapılan yaz okulu etkinliğinde katılımcılar, Microsoft'un şirket içi salonunda Taekwando, masa tenisi gibi spor aktivitelerine, şirket dışında ise Paintball, Go Kart ve daha birçok eğlenceli aktiviteye katılıp keyifli zaman geçirmişlerdi' dedi.
Yantaç ayrıca, yaz okuluna katılan ve anlatılan konular üzerine yapılacak dönem sonu sınavında başarılı olanlar öğrencilere ‘Başarı Belgesi’ verileceğini belirtti.
Microsoft Türkiye Yaz Okulu 2014’e başvurmak için http://www.microsoft.com/turkiye/yazokulu2014/ sayfası 9 Mayıs 2014 tarihine kadar ziyaret edilebilir. Başvuru sonuçları ise, 29 Mayıs 2014 tarihinde Microsoft Kampüs Türkiye Facebook sayfasından (www.fb.com/mskampus) açıklanacaktır.
Microsoft Yaz Okulu Önemli Tarihleri
· Başvuru dönemi : 1 Nisan – 9 Mayıs 2014
· Proje önerisi gönderimi : 1 Nisan – 16 Mayıs 2014
· Online mülakat : 19 Mayıs – 27 Mayıs 2014
· Sonuçların açıklanması : 29 Mayıs 2014
· Yaz Okulu : 4 Ağustos – 1 Eylül 2014
· Proje – firma sunumları : 1 Eylül 2014
· Bitirme projeleri ve staj defterlerinin teslimi : 15 Eylül 2014
· Staj değerlendirme ve defterlerinin imzalanıp öğrencilere teslim süreci : 15 Eylül - 29 Eylül 2014
Son günlerde internette, gazetelerde ve televizyonda hep aynı haberi görüyoruz. Amerika da geliştirilen ve uyku anında göz kapaklarımız üzerinden gözlerimize sinyal yollayan bu maskenin adı rüya maskesi.
Rüya maskesi genel olarak gözlere ve beyne sinyal yollayarak çalıştığı söylense de, mekanizmanın tam olarak nasıl çalıştığı ise gizemini koruyor. Bir çok bilim adamının bu denli büyük bir sinyal sağlayıcının beyne verebileceği zararlar konusunda da şüphesi var. Ne kadar şüphe olursa olsun, söylentiler ne kadar fazlalaşsa da Remee firması tüm dünya genelinde satış patlamaları yaşayarak, satışlarını artırmaya devam ediyor. Açıkçası milyonlarca insan da merak edip bu ürünü alıyor. Ülkemizde resmi bir satış organı bulunmasa da rüya maskesini bir çok alım satıp platformundan bulabilmeniz mümkün.
Samsung şimdi de akıllı ampul serisini duyurarak Philips ve LG gibi firmalarla bir kulvarda daha yarışa girdi. Samsung’un açıklamasına göre 10 sene çalışma ömrü bulunan bu ampuller bugün Frankfurt, Almanya’daki Light + Building (Aydınlatma ve İnşa) fuarında görücüye çıkarıldı.
LG’nin birkaç gün önce havadis verdiği akıllı ampuller gibi internete bağlanarak çalışan LED ampul serisindeki ürünlerin kullanımı için altyapıda herhangi bir değişiklik yapılması gerekmiyor. Kullanıcılar bu ampulleri mevcut duylara takıp hemen kullanmaya başlayabilir. Bluetooth bağlantı özelliğine sahip ampulleri kullanıcılar doğrudan smartphone veya tablet üzerinden kontrol edebiliyor.
Samsung’un ampulleri tasarım olarak devasa benzerlik taşıdığı Philips’in akıllı ampulleri gibi renk değiştirmiyor. Fiyatı ve piyasaya çıkış tarihleri henüz belirtilmeyen dizinin hem ev hem de ticari kullanım tiplerine yönelik olduğu da açıklanan bilgiler arasında. Bakalım Samsung markalı akıllı ampuller Türkiye’deki yapı marketlere ne zaman gelecek.
Geçtiğimiz günlerde 3D yazıcıyla üretilen atel sayesinde hayatı kurtulan bir bebeğin haberini paylaşmıştık. Dutch News kaynağının havadisi, 3D yazıcıların tıbbi alanda hayat kurtarma potansiyelini bir defa daha gözler önüne serdi. Hollanda’da gerçekleştirilen bir operasyonda, 23 yaşındaki bir hastanın kafatası 3D yazıcıyla üretilmiş sentetik bir kafatasıyla değiştirildi. Kafatasının giderek kalınlaşıp beynine baskı yapmaya başlaması yüzünden böyle bir operasyon geçirmesi gereken genç kadının ameliyatı, nörocerrahi uzmanı Dr. Bon Verweij liderliğindeki takım tarafından gerçekleştirildi. takımın açıklamasına göre, 23 saat süren bu operasyonla evrende ilk defa kafatasının bütünü bir implantla değiştirildi. Daha önce gerçekleştirilen benzer operasyonlarda implant çimento benzeri bir maddeden yapıldığı için çok çok komplikasyona yol açarken, 3D yazıcı kullanılarak plastik malzemeden üretilen bu yeni implant çok daha olumlu bir sonuç vermiş ve hasta beyin fonksiyonlarını çok daha rahat bir şekilde geri kazanmış. Operasyonu üç ay önce geçiren hastanın iyileştiği ve çalışma yaşamına geri dönmeye hazırlandığı da belirtiliyor. Kişiye özel parçaların üretilmesini sağlayarak doktorlara özellikle implant operasyonlarında büyük destek veren 3D yazıcıların bakalım daha ne gibi marifetlerini göreceğiz.
3D yazıcı teknolojisindeki gelişmeleri belki de en heyecanla karşılayan ülke kuşkusuz Çin’den başkası değildir. Daha dün sizlere 3D yazıcı ile Hollandalı mimarın üç sene içerisinde bir bina inşa etmeyi planladığı haberini vermiştik. Çin’den bu habere yanıt gecikmedi: Şanghay‘da bir firma, 3D yazıcı kullanarak 24 saatte tam 10 tane ev yapmayı başardı.
WinSun Decoration Design Engineering Co. adlı firma, 150 metre uzunluğunda, 10 metre genişliğinde ve 6 metre derinliğinde devasa 3D yazıcılar kullanarak ev üretmeyi başardı. Maliyeti 5 bin dolardan az olan her bir evin üretiminde hammadde olarak plastik yerine inşaat malzemesi atıkları ve endüstriyel atıklardan oluşan bir karışım kullanılıyor. Çinli firmanın üretim yönteminin Hollandalı mimardan mühim bir farkı bulunuyor: Üretim tek seferde değil, parçalar halinde 3D yazıcıda gerçekleştiriliyor ve daha sonra insan gücü kullanarak montajı tamamlanıyor.
Firma Çin’de Ortalama 100 tane atık dönüşüm fabrikası kurarak üretim için gerekli olan hammaddenin daha düşük maliyetle elde edilebilmesini amaçlıyor. Bu üretim yöntemi ile ortaya çıkarılan evlerin düşük maliyeti ve hızlı tamamlanabilmesi yetenekleri ile fakir bölgelerdeki barınma ihtiyacına çözüm olabileceği belirtiliyor. Özellikle Çin örneği düşünüldüğünde nüfusun yüksek bölümünün gelir düzeyinin düşük olduğu ve çalışmanın gerçekten mühim bir açığı kapatabileceği görülüyor. Yakın zamanda 3D yazıcı alanında ortaya çıkarılan ürünlere en büyük katkıyı sağlayacağından hiç şüphemizin olmadığı bu kalabalık ülkenin girişimcileri, daha şimdiden yanılmadığımızı ispatlıyor.
iPhone veya iPad'inizde pil ömrünüzü uzatmak için bunu yapıyorsanız, bizce vazgeçin.
iPhone'ların pili hızlı tükendiğinde arka plandaki uygulamaları kapatmanın bu sorunu çözeceği düşünülür. Bu yol, bilgisayarlar için doğru olsa da iOS'lu cihazlarda durum biraz farklı.
iPhone'da "arka planda" duran uygulamaları kapatmanız, pil ömrünü uzatmadığı gibi kısaltabilir de. Bunun nedeni, bir uygulamayı kapattığınızda onu RAM'den kaldırıyor olmanız.
Yapmak istediğiniz tam da bu olabilir, ancak uygulamayı RAM'den kaldırmanız, onu tekrar açtığınızda telefonunuza daha çok yük bindirecektir. Dahası cihazınız daha fazla belleğe ihtiyaç duyduğunda arka plan uygulamalarını zaten otomatik olarak kapatır.
Önemli olan nokta, iOS'un aslında gerçek anlamda çoklu görev yapmadığı: Arka planda çalıştığını düşündüğünüz uygulamalar, aslında dondurularak bekletilir ve işlemciyi kullanmazlar.
"Arka planda uygulama yenileme" ("Background App Refresh") işlevini etkin hale getirmediyseniz, müzik , konum hizmetleri, ses kaydı, VOIP aramaları (örnek: Skype) gibi işlevler dışındaki hiçbir işlem arka planda çalışmaz.
Arka planda çalışan uygulamalar, pil simgesinin yanında kendi simgesini göstererek sizi bilgilendirecektir.